Bu yıl Çeşme tatilimizde Sakız Adası’na gidelim dedik. Çeşme’nin 45 dakika ötesinde yer alan Sakız, Yunanistan’a bağlı bir ada. Büyüklük olarak Yunan adaları içinde 5. sırada. Ancak Yunanistan’a en uzak noktalardan birinde olması nedeniyle turistik olarak fazla gelişmemiş. Çeşme’den gelen Türkler ada turizminin hemen hemen tamamını oluşturuyor. Giriş için Yunanistan vizesine ihtiyaç var. Lakin yeşil pasaporta vize yok!
Adanın en önemli geçim kaynağı adını aldığı damla sakızı yani mastik. Sakız sadece adanın güneyindeki ağaçlardan elde ediliyor. İlginçtir aynı ağaçlardan kuzeye ekildiğinde ağaç büyüyor fakat sakız vermiyor.
Çeşme limanının karşısında bulunan Pine&Sun Turizm’e uğradık ve bilgi istedik. Bahadır Çimen kardeşimiz Sakız adası hakkında detaylı ve en güncel bilgileri verdi. Nerede kalınır, ne yapılır, nerelere gidilir, ne alınır vs. Gemi biletimizi aldık , 2 kişi 50 euro. Ayrıca 1 gece konaklayacağımız için adada kullanacağımız arabayı da kendileri sayesinde kiraladık. Toyota Auris’e 24 saat için 35 euro verdik. Yeri gelmişken buradan Toyota’ya selam ve takdirlerimi sunmak isterim. Auris gerçekten güzel bir araba. Boyutundan beklenmedik bir iç mekana, kullanım kolaylığına sahip. Ayrıca yakıt tüketimi de oldukça düşük seviyede.
Pine&Sun Travel
Hulusi Öztin Caddesi
1107. sokak No:37
Çeşme İzmir
Telefon :232 – 712 03 83
506 – 544 58 18
Sonuçta her ne kadar 45 dakikada ulaşsanız da Sakız adası Yunanistan toprağı. Pasaport kontrolden geçmeden önce 15 TL ödeyerek yurtdışı çıkış pulunuzu almayı unutmayın! Free Shop’lara şöyle bir bakıp gemiye gidiyoruz. Gemi saati 10:00. Günübirlik gidenler için dönüş saat 17:30′da. Günübirlik tur için yaklaşık 5 saat zaman oluyor ki bu süre şehir merkezini gezmek için fazlasıyla yeterli. Bizim gibi gece kalmalı gidenler için araba kiralamak şart!
Liman şehrin ucunda. Pasaport kontrolden çıktıktan sonra yürümeye başlıyorsunuz.
Yolüstünde sıra sıra lokanta ve cafeler var. Burada ilginç objeler göze çarpıyor.
Öncelikle çantalardan kurtulmak için otele gidiyoruz. Otelimiz limana göre şehrin diğer ucunda. Yürüyerek 15 dakikada ulaşıyoruz. Gitmeden önce yaptığımız araştırmalarda Türkiye’den gidenlerin genelde Kyma otelde konakladığını gördük. Otel sahibi Theodore ve İzmirli eşi Güher Hanım bizi sıcak bir şekilde karşılıyorlar.
Otel eski bir bina. Konum olarak çok merkezi. Park yeri sorunu yok. Fiyat gecelik 77 euro.
İç mekan renovasyona ihtiyaç duysa da rahatınız için gerekli herşeye sahip. Klima, banyo, temizlik.
Restoran kısmının tavanı oldukça etkileyici.
Yurtdışına giden Türklerin yaşadığı sıkıntılardan bir tanesi de kahvaltıdır. Avrupa’da kahvaltı bizdekine göre oldukça zayıf kalır ve damak tadımıza çok hitap etmez. Kyma’da olabilecek en iyi kahvaltılardan bir tanesini aldık. Taze ve lezzetli ekmek, kurabiye, tereyağı, peynir, zeytin, marmelat, meyve, domatesten oluşan kahvaltı gayet doyurucu. Çay ise poşet çay.
Kyma Otel
Odos Evyenias Handri 1, 82100
Telefon : +30 22710 44401
Theodore Spordilis
Odamıza yerleştikten sonra Theodore bize adada gideceğimiz yerleri harita üzerinde tek tek anlattı. 2 günlük gezi için adanın güney ve kuzey bölgelerini içeren 2 ayrı rota çıkardı. Önceliği güneye verin, daha yoğun ve daha çok yer var.
Arabamızı alana kadar şehirde küçük bir tur atıyoruz. Merkez dar sokaklardan oluşuyor. Yöresel ürünler dışında alınabilecek birşey yok.
Arabayı alır almaz turumuza başlıyoruz. Theodore’un çizdiği rotada ilerliyoruz. İlk durağımız Emborio koyu. Koyda bulunan Maria’s Garden adlı lokantada yemeğin ardından devam ediyoruz. Maria’s Garden yazısı da bu yazının ardından geliyor. Fotoğrafı panoramik çektim, büyütmek için üstüne tıklayınız.
Hemen yandaki koy ise ünlü Mavra Volia. Volkanik siyah taşlarla kaplı olan bu koyda aynı zamanda denize girilebiliyor.
Adanın güneyindeyiz. Her yer sakız ağaçlarıyla kaplı. Yaz aylarının başında ağacın altı temizlenir , düzlenir ve killi beyaz toprakla kaplanır. Ağacın gövdesinden dallarına doğru çizikler atılır. 10-15 gün sonra bu çiziklerden ağacın reçinesi akmaya başlar ve altta bulunan beyaz killi toprakla karışarak donar. Toplanan topraklar yıkanır ve sakız topraktan ayrılır.
Adanın tüm yolları 2 şeritli. Her yer zeytin ağaçlarıyla kaplı. Yüksek olmayan tepeliklerden oluşuyor.
Sonraki durağımız Pirgi köyü. Buranın özelliği evlerin dış cephelerinde kazıma usulüyle yapılan desenler. Hemen her evin dış cephesinde ayrı bir desen var. Akşamüstü gezdiğimiz Pirgi köyünde, Ege kasabalarında görülen, akşamları kapı önüne çıkarılan sandalyeler ve komşu sohbetlerinden örnekler gördük.
Nea Moni Manastırı 11. yüzyılda inşa edilmi ve UNESCO tarafından dünya kültür hazineleri listesine alınmış. Manastıra girişte şort giyen bayanlara uzun etek ve başlarını örtmek için örtü veriliyor ve bunları giymeleri isteniyor.
Sırada düz, dik ve köşeli kaya evlerinden oluşan Anavatos var. Bir tepede kurulmuş olan Anavatos, Osmanlı zamanında en uzun süre direnen köy olmuş. Tabi bunda coğrafi avantajı da önemli rol oynamış. Köy, Osmanlılar tarafından alındıktan sonra bazı köylülerin kendilerini yüksek kayalıklardan aşağı atmış olduğu söyleniyor.
Sırada Avgonima köyü var. Avgonima’da da benzer köşeli taş evler mevcut.
Sakız adasında 2 katlı taş evleriyle ünlü olan bir diğer köy de Kalamoti. Merkeze 20 km uzaklıkta bulunan köyde yaklaşık 850 kişi yaşıyor. Aynı zamanda ortaçağa ait bir yerleşim merkezi de olan Kalamoti açıkçası adada beni en çok etkileyen yerlerden bir tanesi oldu. Fotoğraflarda kimseyi görmeyeceksiniz, köy boşaltılmış falan değil. Öğle saatlerinde yani güneş tam tepedeyken burada olduğumuz için in cin top oynuyordu.
Sakız adasında bulunan bir çok plajda denize giriliyor. Bunlardan bir tanesi de Komi. Tüm sahiller halka açık plajlarla dolu. Şezlongların arka taraflarında bulunan lokantalardan birşeyler içtiğiniz sürece şezlong, kabin, duş vb. herşeyi ücretsiz kullanabiliyorsunuz. Deniz hafif soğuk ama son derece temiz.
Yolumuzun üstünde ziyaret ettiğimiz bir diğer köy Vessa. Taş evler burada da mevcut.
Kuzey turu yaparken adanın batı sahilindeki Lithi plajında denize girdik. Oldukça sakin bir koy olan Lithi tertemiz denizi ile beğenimizi kazandı.
Adanın batı sahili yüksek tepeleri ile güzel manzaralar sunuyor.
Adada 24 saatlik araba turumuzda 200 km’den fazla yol yaptık ki Sakız adası için oldukça uzun bir yol olduğunu söyleyebilirim. Yol boyunca gördüğümüz minik yapıların içinde mumlar yanıyordu. Ne olduğunu kimseye soramadık. Bilen varsa ve yorum kısmında açıklarsa çok sevinirim.
Ve gelelim adada alışverişe. Dediğim gibi, yöresel ürünler haricinde alınacak birşey yok. Dükkanlardan manzaralar verelim : tabi ki uzo alınabilir.
Adada üretilen çeşit çeşit reçeller oldukça cazip görünüyor. Sakız, fıstık ve mandalina reçelleri en beğendiklerimiz oldu.
Otelden Theodore’un tavsiyesiyle şehir merkezinde reçelci Rena’yı bulduk. Tatlı sohbeti ve güzel reçelleriyle Rena’yı herkese tavsiye edeceğim. Oburcan’dan selam söylerseniz sevinirim
Korakis Kardeşler
Venizelou 6
Telefon : +30 22710 22281
Ve adadan bir diğer alışveriş mekanı. Sahilde bulunan Mastiha Shop, mağaza tasarımı ve ürün çeşitliliğiyle bizi uzun süre meşgul etti. Zeytinyağları, kahve, reçel, içki, lokum, peynir,fasulye, gofret, kozmetik ürünleri ve daha pek çok şey şık ambalajlar içinde sunuluyor.
Ve turumuzun sonu. Kısa notlarla bitirelim.
- Çok yürüyeceğiniz için en rahat ayakkabılarınızla gidin
- Yanınızda güneş kremi, mayo, şapka, havlu bulundurun
- Araba kiralamak için ehliyetiniz gerekli
- Yemeklerde hiçbir sıkıntı yok. Yunan salatası, ahtapot, kalamar, balık çeşitlerinden mutlaka deneyin
- Sakızlı lokum, sakız likörü, sakız reçeli, uzo almayı ihmal etmeyin
- Ada uzun süre Osmanlı yönetiminde kaldığı için pek çok Osmanlı eseri bulunuyor. Görülebilir
Bir anekdotla bitireyim. Kiraladığımız arabayı limanda teslim ederken, kontrol eden görevli anahtarı arabanın üstünde bırakarak ofise yöneldi. Ben de alışkanlıkla anahtarı aldım, kapıları kilitledim ve kendisine verdim. Bana buna gerek olmadığını, anahtarları genelde arabanın üzerinde bıraktıklarını belirtti ve hafif bir tebessümle “burası bir ada, alan adam nereye kaçabilir ki?” dedi. Haksız da sayılmaz hani ))
oburcan yediklerini yazmamışsın.
Hakan , onlar ayrıca geliyor
sevgili Oburcan,
Sakız yazını keyifle okudum. Biz de bu yaz Meis, Rodos ve Samos yaptık. Özellikle Rodos ve Samosta araba ile giderken yol kenarında senin bahsettiğin mum yakılmış haçların orada trafik kazasında ölenlerin anısına dikildiğini öğrendim. Yediklerini de heyecanla bekliyoruz. Selamlar…
http://www.dunyayigezmek.com
Papillon teşekkürler,
ilk yemek yazısını yazdım ama maalesef arzu edilen seviyede değil. Zaten Sakız’an iyi malzeme çıkmadı. Memlekette araştırmalara devam ediyoruz.
Sevgiler
Obur abi sen benim konsepte el atmışsın, yeme içme gezme olayına girmişsin ) Yakışır kardeşime.
Yol boyunca gördüğümüz o minik yapılar, tam o virajda hayatını kaybeden insanların anısına yapılmıştır. O mumlarıda çocuğu, gelini torunu sık sık ziyaret eder, yakar, dua eder (
Yemeklerde hiç bir sıkıntı yok demeni tuhaf karşıladım. Bence yunan adalarındaki mutfak kültürü, dünyanın en güzel mutfağı. Tez zamanda ahtapot bacaklarını, karides saganakileri, kalamar dolmaları bekliyoruz.
Semih,
ilk yemek yazısını yayınladım ama maalesef istenen seviyenin çok altında. Zaten Sakız’da o seviyeye ulaşamadık. Ben de isteyenler için senin siteye link verdim. İyisi orada
merhaba, 20 defaya yakın Yunanistan a gittim iş için ve bunun belkide 15 defası araba iledir. Yol kenarında gördüklerin orada trafik kazasından ölenler için yapılmış anıtlar ayrıca yolda olanlara da ufak bir hatırlatma niteliği taşır. tabii ki anlayana….
Kemal bilgi için teşekkürler. Gayet anlamlı imiş. Dediğin gibi anlayana!!