Kasım 2010 içindeki 22 yayından en yeni 8 tanesi gösteriliyor. Daha eski yayınları göster
Kasım 2010 içindeki 22 yayından en yeni 8 tanesi gösteriliyor. Daha eski yayınları göster

30 Kasım 2010 Salı

RAFİNE - ANKARA

Rafine , Gamze Cizreli'nin Ankara'ya son armağanı. İran caddesinde Ivy Californian Brasserie zamanını hatırlayanlar olacaktır. Hani giriş katı Cheesecake Factory olan. İşte Rafine o binada.
Gamze Cizreli her daim yiyecek sektörünün öncüsü olmuş bir Ankaralı olarak yine farkını göstermiş ve yeni mekanında farklılık yaratmış. İçeri adımınızı atığınız andan itibaren Rafine'nin farkını hissediyorsunuz. Dekorasyonundaki "rafine" zevk insanın ruhunu okşuyor. Kullanılan her malzeme ince ince düşünülmüş ve uygulanmış , son derece kaliteli ve tümü birbiriyle uyumlu.  



Farklılık menüde de kendini gösteriyor. Değişik lezzetler birbirleriyle kullanılarak  daha önce görülmemiş tabaklar oluşturulmuş. Deniz ürünleri içli köfte , kuru meyveli tavuk , mürekkep ile panelenmiş levrek bunlardan bazıları.
Siparişin ardından zeytinyağı , peynir ve sıcacık taze ekmek geldi. Hepsi harika. 

Başlangış olarak Ezine peynirli humus istedik. Üstü tamamen peynirle kaplı humus fırına verilmiş , eriyen tam yağlı Ezine peyniri humusun üstünde müthiş lezzetli bir tabaka oluşturmuş. Peynir ve humusun birleşimi çok iyi sonuç vermiş. Humus'un da hakkını verelim , o da nefis.
Benim ana yemeğim kuzu külbastı. Yanında patlıcan beğendi , keşkekli bulgur ve naneli yoğurt. Et yumuşak , lezzetli ve iyi pişmiş. Ancak ben bulgur ve beğendiye bayıldım. Keşkek , bulgurun lezzetini desteklemiş , birlikte iyi bir ikili olmuş. Beğendi de çok iyi.
Deniz ürünlü spagettiyi görünce duramadık istedik. Sosunu beğendim , malzemesi yeterli ancak yine Ankara'da deniz ürünleri içeren yemekler sunmak konusu kafama takıldı. Deniz kıyısında bu ürünlerin tadı başka oluyor. Ankara'da ise menüye konmasa olmaz , konduğu vakit dikkat etmek şart. Kısacası zor bir konu.
Tatlı olarak çeşitli yöresel alternatifler mevcut ancak tercihimiz , her zaman değişmez favorimiz olan çikolatalı sufle. Masaya geldiğinde miktarı konusunda bizi biraz şüpheye düşürdüyse de kabının normalden daha derin olduğunu sonlara doğru anladım. Üstündeki kabaran kısmı da dikkate alarak oldukça doyurucu bir sufle olduğunu rahatça söyleyebilirim. Lezzeti ve kıvamı da gayet iyi. Suflesevelere müjdeler olsun , işte size bir alternatif daha.
Yemeğin sonunda garsonumuzun çay ikramı teklifini kabul ediyoruz. Çayla birlikte makaron , akide şekeri ve lokum içeren bir tabak daha geliyor. Makaronlar inanılmaz lezzetli. Hepsini bitirdikten sonra beğenimizi belirtmeyi ve biraz daha makaron rica etmeyi ihmal etmiyoruz. :) Gelen makaronları da afiyetle yiyerek yemeğimizi bitiriyoruz.
Rafine , civarındaki ve rakipleri olarak sayılabilecek işletmelerden biraz daha farklı bir mekan. İsmiyle müsemma , daha rafine , daha seçkin. "Fine dining" olarak adlandırılan tür işletmelerden. Buna paralel olarak fiyatları da biraz daha yüksek. Ancak gidenlerin hizmet , lezzet ve ambiyans olarak mutlu olacakları ihtimali çok yüksek.

Rafine
İran Caddesi No:35
Kavaklıdere  Ankara

28 Kasım 2010 Pazar

HOK'S - ANKARA

Hok's , son dönemde Ankara'nın en "trendy" mekanlarının başında geliyor. Cafe des Cafes ekibinin bir diğer işletmesi. Yeri gelmişken değinmekte fayda görüyorum , Tunalı Hilmi caddesinde bulunan Cafe des Cafes'te Ankara'da sevdiğim yerlerdendir ve gidilecekler listemin ön sıralarındır.
Hok's , İran caddesinden yukarı doğru çıkarken solda , bir binanın 2 katında. Alt kat bar ve gece kulübü , üst kat ise şık bir restoran.
Menü oldukça geniş. Salatalar , makarnalar , pizzalar , mini burgerler , et ve tavuk yemekleri ve tatlılardan oluşuyor. Pizza'sı meşhur.
Siparişin ardından masaya başlangıç ikramı olarak fırında kızarmış ekmekler eşliğinde domates ezme , yeşil zeytin ve patates salatası geliyor. Çok kuvvetli bir başlangıç. 3'ü de son derece lezzetli. Kızarmış ekmeklerle birlikte çabucak bitiyor. Fakat ikramın bu kadar çeşitli ve lezzetli olması yemekte bizi zorlayacak gibi görünüyor. 

Başlangıçlarda gördüğümüz İsviçre klasiği olan peynir fondü ile başlıyoruz. Yanında gelen ekmek dilimleri ve sebzelerle birlikte çok zengin görünüyor. Aslında ana malzemesi peynir olan bu tip yabancı yemekler ülkemizde riskli. Yabancı peynirlere uygulanan ciddi vergiler nedeniyle zaten gerektiğinden daha az peynir geldiği gibi üstüne fiyat endişesiyle kalitesi düşük peynirler gelmek durumunda kalıyor. Bu da başta pizza olmak üzere fondü gibi yemeklerin lezzetini olumsuz yönde etkiliyor.  Bu önemli olumsuz faktöre rağmen Hok's fondüsü gayet güzeldi. Gruyer ve Emental peyniri tabi ki daha iyi olabilir ama mevcut şartlar içinde bundan iyisi olmaz. Tadına söyleyecek sözüm yok ancak miktarına itiraz edeceğim. Başlangıç olarak aldığımız peynir fondü 2 kişiyi doyuracak kadar büyük. Sipariş ettiğimiz 2 ana yemeğin 1 tanesini iptal ediyoruz o da ne yazık ki pizza!! 
Tek ana yemeğimiz deniz mahsullü makarna. İçinde kabak , karides ve krema var. Lezzeti güzel ancak karidesler dondurulmuş olmasa da biraz daha irilerinden taze taze kullanılsa bambaşka olacak. Yine de heryerde bulabileceğiniz cinsten değil.
Hok's güzel ortamı ve  lezzetli yemeklerinin yanında kaliteli şarap menüsü ile de  gelenleri memnun edecek. Aslında yemeği yedikten sonra geceye alt katta devam etmek ideal. DJ performansı için tekrar uğrayacağız. Fiyatlar kalite , lezzet ve ambiyansa göre fazla değil. Bizim hesabımız 1 şişe kırmızı şarap dahil 100 TL.

Hok's
İran Caddesi No:27/2
Kavaklıdere  Ankara
Telefon : 312 - 428 82 82

27 Kasım 2010 Cumartesi

TAVUKÇU LOKANTASI KARADENİZ MUTFAĞI - ANKARA

Bu blog'un sürekli okuyucuları bilir , iş için sık sık Karadeniz'e gittiğimden dolayı Karadeniz yemekleri , balık , laz böreği vb. konularda malzeme içeriğimiz son derece geniştir. Ancak benim gibi yolu o tarafa sık sık düşmeyenlere de Ankara'da Karadeniz mutfağının iyi bir temsilcisini bulmak istiyordum , sonunda buldum. Daha doğrusu Tavukçu lokantasını biliyordum ama yazmak şimdi kısmet oldu diyelim.
Doğal olarak Tavukçu dendiği vakit aklımıza önce Kızılay'da ki efsane salaş meyhane Tavukçu gelir , ki orası da gidilecekler listemin en müstesna üyelerinden. Umarım yakın zamanda gidebilirim. Bu Tavukçu Emek'te , içkisiz ve menüde sadece Karadeniz yemekleri var.
Dekorasyon biraz eski imajı verse de içerisi temiz , masalar rahat.
Siparişin ardından mısır ekmeği geliyor. Ve Karadeniz havası başlıyor.
Mevsim salata renginden de anlaşıldığı üzere gayet güzel. Malzemeler taze ve lezzetli.
Yine bir Karadeniz klasiği karalahana çorbası. Tam olması gerektiği gibi biraz yağlı , karalahanası , kurufasulyesi bol. Karadeniz'de içtiğim en iyi çorba Giresun'daydı. Bu çorbanın da ondan aşağı kalır tarafı olmaması açıkçası şaşırtıcı. Yöresel yemeklerin başka bölgelerde yapılmasının lezzette yarattığı bir fark illa ki olur , bu bir yere kadar normaldirde. Ne de olsa yöresel malzemenin kolayca tedarik edilememesi , bayatlaması , usta faktörü gibi sebepler o lezzetten uzaklaşılmasına neden olur. Ama bu çorba kesinlikle aslıyla aynıdır. Tebrik ederim.

Ve turşu kavurma. Daha önceleri pek sevmediğim ve itibar etmediğim bu yemeğe Çeşni Konağı sayesinde müptela olmuştum. Tavukçunun turşu kavurması da çok güzel. Lezzeti güzel , tuz oranı ideal , kaçırılmaması gerekenler arasında.
Sırada karalahana dolması , yine benim favorilerimdendir. Lezzet itibarıyla karalahanayı biraz pazıya benzetirim. Bilhassa dolmada o hissi veriyor. Karalahana gerçekten çok lezzetli. Bu dolmayı da denemek icab eder.
Tavukçu isminin sonunda da Karadeniz mutfağı vurgulanmış , tabi pidesiz olmaz. Karadeniz'de , bilhassa Samsun , Giresun ve Trabzon'da harika pideler var. Pide gecenin nazar boncuğu oldu. Bunu kötü anlamında söylemiyorum ama diğerlerinin yanında zayıf kaldı. Belki Karadeniz pidesi dendiği vakit benim aklıma Lider Pide veya Çardak Pide geldiğindendir. Farkları pide hamurunda. Ben biraz daha kalın hamur ve daha tereyağlı seviyorum. Bunun hamuru zayıf geldi. Ama Karadeniz Pidesi gözüyle bakmazsanız gayet güzel diyebilirim.
Karadeniz lokantasında balıksız olmaz tabi. Hem de balığın bol olduğu bu mevsimde. Hamsi tava istedik. Hamsiler mısır ununa bulanmış ve çok iyi kızartılmış. Resimde biraz koyu renkte , biraz fazla kızarmış gibi görülse de o patlayan flaşın etkisidir , rengi herşeyi söylüyor , kızartmayı yapan ustaya tebrikler , enfesti. Yanındaki garnitürleri de kırmızı soğan ve salata , tam Karadeniz işi , hiçbir eksiği yok. Bayıldım.
Karadeniz yemekleri gecesi tatlısız bitmez , tatlı denince illa ki laz böreği. Laz böreğini çok seven dostunuz Oburcan konudaki deneyimlerini de daha önce sizlerle Nejla Hanım yazısında paylaşmıştı. Tavukçu'da laz böreği kendi üretimleri. Lezzet ve yapı olarak aynısına çok yakın diyebilirim. Hamurunun inceliği , şerbetinin kıvamı ve içindeki muhalebisi tam olması gerektiği gibi.
Gerçekten çok güzel bir yemek olmasının yanında yazının da , benim için , çok güzel olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Yazarken çok keyif aldım. Tavukçu lokantası Ankara'da Karadeniz mutfağı arayanlar için mükemmel bir adres.
Fiyatlar Ankara ortalamasında. Balık 10 TL , diğer yemekler 4-8 TL arasında. Kredi kartları , ticket ve Sodexo geçerli.

Tavukçu Lokantası Karadeniz Mutfağı
Kazakistan Caddesi (4. Cadde) No:158/A
Emek Ankara
Telefon : 312 - 222 92 66

26 Kasım 2010 Cuma

BALABANKARA - ANKARA

Balaban Eskişehir'e ait bir lezzetimizdir ve eski sayılarımızda Eskişehir'deki örneklerini  bulabilirsiniz. Ankara'da ilk balaban restoranı Balgat'ta açıldı.
Oldukça şık ve temiz bir mekan. İçi ferah , bahçesi büyük.
Girişte karşılama sıcak. Dolu bir yere girdiğinizde boş bulduğunuz ilk masaya oturuyorsunuz da , boş masalar olduğunda nereye oturacağınıza karar veremiyorsunuz. En azından biz böyleyiz. Küçük bir kararsızlığın ardından pencere kenarı güzel bir masa seçtik.
Balaban'ın köfte , şiş ve karışık çeşitleri var. Bizim tercihimiz karışık.
Siparişin ardından masaya domates ezme ve turşu geliyor. Bunlar ikram tabi. Daha önceleri bu ezmeleri eleştirirdim ancak Barcelona'da bunun uzak akrabasına tapas niyetine 5 € ödeyince  canım vatanımda ikram edilen ezmelere ses çıkarmama kararı aldım :) Yine de bu ezmenin gayet güzel olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Turşu Çubuk turşusu. 

Mevsim salata malzeme çeşidi , kalitesi ve miktarı olarak sınıfı geçer. Arzu edilirse üstüne ekstra zeytinyağı , limon ve nar ekşisi eklenebiliyor.
Balaban , İskender'in et ve köfteyle yapılanı olarak kısaca tanımlanabilir ancak bir farkla , pideleri et suyuna batırılıyor , haliyle et suyunu çeken pidenin lezzeti daha güzel oluyor. Köfteler pamuk gibi derler ya işte öyle ,  lezzetine diyecek yok. Şiş ise gayet yumuşak ve sinirsiz. Alttaki et sulu pideler de çok güzeldi. Bence salça ve tereyağı daha iyi olabilir ama o kadar iyi tereyağı nerede var derseniz pek biryerde yok açıkçası. Biraz klişe olabilir ama "nerede o eski tereyağları!!!".
Tatlı olarak dondurmalı irmik. Dondurması enfes. İrmik çok kurumamış ve kıvamlı.Tadı da güzel.
Bu güzel lezzeti Ankara ile buluşturan Balabankara'ya başarılar diliyorum. Hizmet ve lezzet bu seviyede olduğu sürece başarılı olacağı muhakkak. Balaban fiyatları 10-14 TL.

Balabankara
Ceyhun Atuf Kansu Caddesi No:52/B
Balgat  Ankara
Telefon : 312 - 220 BLBN - 220 25 26

22 Kasım 2010 Pazartesi

DÜZELTME

Dostlar ,

hamsili kaygananın içinde 2-3 çorba kaşığı un varmış , Zeynepcan aradı , fırça attı :)

Kamuoyuna saygıyla duyurulur :)

21 Kasım 2010 Pazar

ZEYNEPCAN SOFRASI

Uzun zamandır özlediğimiz bir arkadaşımızın evine konuk olduk. Zeynepcan , güzel insan , güzide şahsiyet , necip kişilik , efsanevi mutfak virtüözü...
Menüde balık çeşitlemesi var. Size 2 tarif vereceğim. Bu kıyağımı da unutmayın!!!
İlk yemeğimiz hamsili kaygana. Kaygananın çok çeşidi var , ancak bu hepsinden farklı. Ayıklanmış hamsi ile başlıyoruz. İçine taze soğan , maydanoz , tuz , karabiber ve kırmızı biber ekleniyor.

2 yumurta kırılarak karıştırılıyor , 2-3 çorba kaşığı un ekleniyor.
Zeytinyağı ve tereyağı ile kızdırılmış tavaya alınarak her 2 tarafı kızartılıyor. Kızartma aşamasını iyi kontrol etmek lazım , fazla pişmesin!!!
Ve karşınızda hamsili kaygana. Yanında 2 adet kuzu kulağı yaprağı ile tamamlanıyor.
Ana yemeğimiz yine balık , levrek. Malzemeler :
levrek fileto
karides(tercihen jumbo)
patates
domates
yeşil biber
kırmızı biber
kuru soğan
sarımsak
mantar
limon
tuz
karabiber(toz yerine çekme tercih edilir)
defne yaprağı
Dilimlenen patatesler zeytinyağıyla yağlanan tepsinin dibine diziliyor. Üstüne kalan malzemeler homojen bir şekilde yerleştiriliyor. Limonları da küçük parçalar halinde yerleştirmeyi unutmayınız!! Üstüne çok az daha zeyinyağı gezdirilerek fırında 30 dakika pişiriliyor.
Ve tepside levrek hazır.
Daha da önemlisi bu güzel yemeklerin yanında dostların sohbeti. Tabi canımız Rüçhan teyzemiz dans teklifimi kabul etseydi çok daha keyifli bir gece olabilirdi ama canı sağolsun. O da gelecek sefer olsun :)

19 Kasım 2010 Cuma

GÜZEL BİR GEZİ SİTESİ

Çok gezenler için en kısa yoldan sizi hedefe ulaştıracak bilgiler. Tüm dünya elinizin altında. Hangi şehirde nereler gezilir , ne yenir. Tarihi , kültürel , mimari , restoran , alışveriş , gece hayatı bilgileri. Videolar , detaylı haritalar ve forumlar.

http://www.funtouristattractions.com/

Sağolsunlar , Barcelona'da buraya da link vermişler :)

15 Kasım 2010 Pazartesi

MARBELLA

İspanya'da son duraktayız dostlar. Marbella. Malaga'ya bağlı , Costa del Sol'un en turistik yeri. Ağırlıklı olarak Kuzey Avrupalılar tercih ediyor. Uzun deniz sezonu ve uzun bir sahili var. Daha ne olsun!!
Marbella sahilinde bir yürüyüş ile başlıyoruz.
Sahil boyunca görüntü hep aynı. Kumsalın yanıbaşında uzun palmiyeler , yüksek apartmanlar , spor yapanlar , köpeğini gezdirenler , kahve içenler. İngilizler oldukça fazla anlaşılan , sahildeki tüm restoranların önündeki panolarda "English breakfast" yazıyor.



İç kısımlara doğru yürürken çok güzel bir parktan geçiyoruz. Parque de la Constitucion. İçinde çok güzel güzel bir restoran ve hatta bir gözlemevi var.

 Ve "old town". En az Marbella sahili kadar ilgi çekici. Hatta şahsen daha çekici olduğunu söyleyebilirim.

Marbella'nın tarihi şehir merkezi büyük bir alan değil aslında. Elimizde harita , sokak sokak geziyoruz. Ve bir sokakta böyle hoş bir görüntü yakalıyoruz. Tüm kapıların önünde bitkiler.

 Bu küçük alanda 2-3 tane küçük meydan var. Meydanlarda ise restoranlar ve hediyelik eşya dükkanları.



Old city turumuzun ardından Marbella'nın lüks bölgesi Puerto Banus'a gidiyoruz. Puerto Banus'ta bir marina ve dünyaca ünlü markaların butikleri var. Hangi markalar bunlar? Gucci , Dolce & Gabbana , Louis Vuitton , Burberry , Ferre , Valentino , Missoni , Jimmy Choo , Hermes , Armani ve dahası.




Marbella'da sahilde bulunan Beach Club'larda akşam partileri devam ediyor. Mesela haftasonu Hed Kandi buradaymış. Barcelona'da maçı kaçırdığımız gibi bunu da kaçırmak bizi üzmüşse de , eve dönmenin keyfi üzüntümüzü hafifletiyor. Marbella'nın aynı zamanda önemli bir golf merkezi olduğunu da belirtmekte fayda var.
İspanya seferimiz burada sona eriyor. Memleket bizi bekliyor. Devamı seneye :)
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

ShareThis