Bodrum’un en güzel koylarından Bardakçı’da, guletleri, denizi, Karaada’yı izlerken düşünmeye başladım. ‘Nihayet Oburcan’a bir balık ve karavida yazısı yazacağım’.
Bu hislerle kah denizde, kah havuzda, kah şezlongumda güneşe bedenimi vererek akşamı buldum.
Büyük konuşmamalı insan. Ya da büyük konuşacaksa, mutlaka rezervasyon yaptırmalı.
Bodrum’un en sevdiğim yürüyüş rotası olan liman ve marina arasını adımlamak üzere yola çıktık. Bilenlerin mutlaka kullandıkları ve çok sevdikleri Bardakçı taksibotlarıyla, limana ulaştık.
Güzel bir yürüyüş, güzel bir yemek ve güzel bir gecenin peşindeyiz. Hedefimiz Marina Yacht Club. Fakat sezonun yoğunluğu, Zeynep Casalini hayranları ile ittifak yapan kader ağlarını biz varmadan çok önce örmüş.
Yer olmadığını öğrenerek, hatta bir süre umutlu bekleyişi de sürdürerek, kaderimize razı oluyoruz ve yeni hedeflerin peşine düşüyoruz.
Tam da bu sırada, Marina Yacht Club’ın karşısında bulunan Tango Argentina, hem masalardaki yemekler hem de yoğunluyla dikkatimizi çekiyor.
İsteyenin bir yüzü kara demişler. Şansımızı deniyoruz ve mutlu son. Tam da iki kişilik, son bir masa bizi bekliyor.
Şu ana kadar tek sorunumuz, başta kurguladığım menünün dışına çıkmak. Yine bir et yazısı geliyor. Ama ne et. Ayrıntılara gireceğim.
Sipariş vermeden, zeytin ve zeytinyağıyla karşılanıyoruz. Bu ilginç bir deneyim. Şöyle anlatayım;
Tango Argentina’nın tabelasında ayrıca ‘Mekan Gurme’ ibaresi yer alıyor. Bu hem beklentileri yükseltiyor, hem de bu iddialı ibarenin gereğinin yapılması zorunluluğunu yaratıyor. Tam da bu nedenden dolayı, sunulan her ürünün mutlak lezzeti barındırmasını arzu ediyoruz. Maalesef zeytinler beklentimizin altında. Hele yeşil zeytin vasatın da çok altında.
Fakat zeytinlerin hayal kırıklığını, zeytinyağı ile unutuyoruz. Hem kendisi, hem de çok farklı bir dokunuş olan portakal kabuğu beni büyülüyor. Müthiş yakışmış! Evde de mutlaka denenmeli.
Zeytinlerle beraber siparişimiz alınıyor. Tango’da menüler iki türlü. İki boyutlu ve üç boyutlu.
İki boyutlu ve metin bazlı olan menüde standart ana yemekler, başlangıçlar gibi detaylar bulunmakta. Ama üç boyutlu olanı tam bir merasim. Bir geçit resmi. En büyük boy bir fırın küreğinin üzerine, servisi yapılan et ürünleri sırayla yerleştiriliyor ve siparişini vermek istediğiniz yemeği yalnızca bir fotoğraftan değil, tüm detaylarıyla görebiliyorsunuz. Bu hoş ve yaratıcı farklılık keyfimizi arttırıyor.
Yukarıdan aşağıya doğru; Dana pirzola, Arjantin sosis ve sucuk, Arjantin köfte, kuzu pirzola, dilimlenmiş bonfile, işlenmemiş bonfile, hamburger köftesi ve T-bone biftek sergileniyor. Çok hoş, çok etkili ve çok heybetli.
Benim seçimim, asla hayır diyemediğim dana pirzola. Didem ise dilimlenmiş bonfileyi istiyor. Pişme derecesi ile ilgili tercihlerimiz ve şarap seçimi ile birlikte ortamı, dekorasyonu ve Bodrum’u seyre dalıyoruz.
Bu noktada Tango yetkililerine ufak bir uyarı: Işıklandırma o kadar yoğun ve o kadar kırmızı ki… Gözlerim bu renge yemek sonunda bile henüz alışamamıştı.
Hem gözlerimi biraz dinlendirmek, hem de iç mekanı tanımak üzere keşife çıkıyorum. Mutfağa ve ızgaraya doğru yöneliyorum.
Izgarada iki farklı ısı zonu oluşturulmuş. Bir tarafta kor halinde kömürler etlerin yüksek ısıda dağlanması (mühürlemek yanlış terimdir. Vergi dairesi mi bu?) için biriktirilirken, diğer tarafta daha az tutularak pişirmede devamlılık sağlanmış.
İç mekanın devamında oldukça sıcak bir yaz gecesinin de etkisiyle büyük bir boşluk var. Ancak serin Bodrum kışlarında şömineninde varlığı ile eminim keyifli olacaktır.
Ben iç mekanı incelerken nefis bir canlı müzik başlıyor. Latin müziğini çok sevdiğimden, koşarak şarabıma yetişiyorum ve fark ediyorum ki iki iyi gitarın ve sesin, çok bağırmadan, çok güzel müzik yapabilmesi mümkün oluyormuş. Keşke, canlı müzik adı altında müşterilerine eziyet eden diğer mekanlar da bu nüansı anlasa…
Tebrikler Tango! Müzik harika derken, şarap tekrar canımı sıkıyor.
Bodrum’da bu yazın en sıcak günlerinden biri yaşanırken, bu denli iddialı bir mekanın şarap servisinde, şarabın ideal ısısına dikkat edilmesini beklerdim. Derecelerin 35′i gösterdiği bir anda şarap tam da ortam ısısında geliyor masaya.
Tercihimizi Cabarnet ve Syrah kupajı bir kırmızı şaraptan yana kullandığımızdan zaten soğuk bir servis beklemiyoruz. Fakat şarap kırmızı dahi olsa, gerektiği anlarda soğutulmalıdır.
Kırmızı şarabın ideal servis ısısı 18-21 derece arası olan oda sıcaklığıdır ve bu kesinlikle sağlanmalıdır.
İç mekanı gezdiğim sırada, Tango’nun kavını da fotoğraflıyorum. Klima ile iklimlendirmesi yapılmış ve mekanın geri kalanından bir camekanla ayrılmış bu kavda ne klima çalışıyor, ne de kapısının kapalı kalmasına dikkat ediliyor. Sonuç neredeyse bir ‘sıcak şarap’.
Bu sorunu belirttiğimizde, buz kovası yardımıyla acımız dindirilmeye çalışılsa da, özellikle şarabın tanenlerinin bu ısıya uygun olmamasından, arzu ettiğimiz keyfi alamıyoruz.
Asılan suratım yemek servisi ile toparlanıyor. Buyrun, karşınızda en sulu, en yumuşak ve en lezzetli haliyle bir dana pirzola.
Et doğru pişirildiğinde, iyi baharatlandırıldığında ama mutlaka dinlendirildiğinde sonuç iyi oluyor.
Bu et için lezzet bir gömlek daha ötede. Belli ki tedarik edildiği yer son derece başarılı.
Sunumdaki biber ve domates fazlalık gibi dursa da, Ege güneşinden aldıkları lezzetleriyle beğeni topluyorlar.
Böyle bir etin yanında fırınlanmış patates beklesem de, bu patatesler börek gibi! Hafif tuz, kekik ve kırmızı biber ilavesiyle bu ete çok yakışmışlar. Enfes.
Didem’in tabağı da benzer bir sunumla geliyor. Bonfilenin kokusu, dokusu, pişirimi harika. Mutlaka denenmeli.
İtalyanların dediği gibi; ‘İçinde aşk olmayan hikaye, hardalsız ete benzer. Lezzetsiz olur’ desturuyla Tango’nun kendi üretimi olan ve müthiş keskin hardalından da isteyerek, keyifsiz şaraba rağmen yemeğimizi yiyoruz.
Bu yoğun lezzetlerin artçısı, mutlaka hafif bir tatlı olmalı. Sıcağı alıp götürürken, yemeğin tadını bastırmamalı, ona yakışmalı. Haliyle tatlı tercihimiz ‘limonlu parfe’ oluyor. Çok lezzetli, çok ferahlatıcı, çok yerini bulan bir tatlı oluyor bu. Kısa sürede tüketiyoruz.
Yine bir balıklı, kabuklu deniz ürünleri masası anlatamamaktan bükük duran boynuma rağmen keyifle bu geceyi hafızama alıyorum. Sanırım çok istediğim o yemeği büyük sürprizler ve lezzetlerle yazacağım.
Tango, Bodrum’da tatilini yapanlar için önemli bir lezzet noktası. Fakat gidileceği zaman, rezervasyon yapmanızı öneririm.
Tango Argentina
Eskiçeşme Mah. Neyzen Teyfik Cad. No:228 BODRUM – MUĞLA
Telefon : 252 316 08 98
GSM : 544 247 75 15
http://www.mekantango.com/
Aramalardan gelen sonuçlar:
- şıngıl
- dana pirzola
- tango restaurant bodrum
- bursada canlı müzik yapan yerler
- sıcak şarap
Fiyat aralıklarından da bahsederseniz daha iyi aydınlanmış oluruz.Verdiğiniz detaylı bilgiler için teşekkürler.
Hikmet bey haklısınız. Fiyat konusunu atlamışım.
Parça kırmızı etler, 45 ila 100 TL arasında. Burgerler 30 TL. Tavuklar 25 ila 30.
Surf’n Katerina dedikleri bir ıstakoz tabağı bulunmakta. Bu tabakta, ıstakoz ve bonfileyi özel bir sos ile beraber servis ediyorlar. 130 TL.
Şarap fiyatları ise oldukça değişken, üzüm ve üretici bazlı.
Mekanın bir şarap menüsü var.
Bunun yanında Alaska Kral Yengeci ve farklı güveç alternatifleri de sunuyorlar.
Ya tamamen alakasız bir yorum olacak bu güzel yazının altina ama en kısa buradan ulaşırım diye yazıyorum kusuruma bakmazsınız ins. iPhone için uygulamanız var miydi sanki daha önce oyle bir şey okudum telefondan girmeye çalıştığım için sorun oluyor su uygulama olsa harika olurdu…
Nunu,
iphone uygulaması hazırlanıyor. En geç Ekim’de yayına geçecek. İlgine teşekkürler…