İstanbul’dayız dostlar , güzeller güzeli Kız Kulesi’ndeyiz. Bu muhteşem ortamı dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım ama önce biraz tarih dersi ;
Üsküdar açıklarında yer alan Kız Kulesi’nin tarihi M.Ö. 400′lü yıllara kadar dayanır. Bugün görülen kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II Mahmut’un , Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.
İlk olarak Yunan döneminde bir mezara ev sahipliği yapan bu ada , Bizans döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gösteri platformundan , savunma kalesine , sürgün istasyonundan , karantina odasına kadar bir çok işlev yüklenmiştir. Asli görevi olan ve yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara , geceleri ise geçen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç kaybetmemiştir. 1995 yılında Hamoğlu grubu tarafından 49 yıllığına kiralanan kule bugünkü haline getirilmiştir.
İsminin nereden geldiği konusu ise şöyle rivayet edilir ;
İlk hikaye; Ovidius’un kaydettiği bir aşk hikayesi. Zamanında Üsküdar sırtlarında Tanrıça Afrodit adına bir tapınak vardır. Hero’da genç kızların görev yaptığı bu tapınağın rahibelerindendir. Kulede kumrulara bakmakla görevlidir. Aşka yasaklıdır. Her ilkbaharda doğanın uyanışı adına tapınak çevresinde törenler yapılır, çevre şehirlerden insanlar akın akın tapınağın çevresine gelir, yenilir içilir, aşkı bulamayanlar Afrodit’e mabedinde yakararak aşkı yaşayabilmek için yakarırlar. Boğazın karşı kıyısında oturan Leandros’ta bu törene katılmak için tapınağa geldiğinde Hero’yla karşılaşır. Birbirine aşık olan iki genç, Leandros’un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar. Kızkulesi her gece iki gencin gizli aşkına tanıklık eder. Leandros’un yüzerek kuleye geldiği fırtınalı bir günde kıskanç bir rahip feneri söndürür. Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros boğazın sularına gömülür. Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kızkulesi’nden Boğazın sularına bırakır.
Diğeri ise Kleopatra’nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikayesidir. Kehanete göre kralın birine, çok sevdiği kızı onsekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öleceği söylenir.Bunun üzerine kral denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesi zehirler. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya’nın giriş kapısının üstüne yerleştirir. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın ölümünden sonra da onu rahat bırakmadığına dair hikayeler anlatılır. Buna benzer bir hikayeyi Mersin açıklarındaki Kız Kalesi’nde de dinlemiştim , karar sizin.
Bu kadar tarihin ardından günümüze dönelim. Restoranı ve Kuledebar’ıyla , burası özel saatler geçirmek isteyenler için en iyi alternatif. Boğazın ortasında , bir adada , tarihle iç içe , harika bir birliktelik.
Salacak ve Kabataş iskelelerinden servisle ulaşılabiliyor. Yaklaşırken bile insanın tüyleri ürperiyor. Kuleye ulaştıktan sonra hemen içeri giremiyorsunuz çünkü manzara sizi olduğunuz yere mıhlıyor.
Yemekten sonra kuleye çıkarak İstanbul’un gece siluetine şöyle bir bakmak içinizde bambaşka duygular uyandırıyor. Şehrin tam ortasında ama bu kadar dingin , bu kadar romantik bir yer olası değil gibi gelse de gerçek tüm açıklığıyla karşınızda.
Kız Kulesi’ne gitmek için ille de özel bir günü beklemek anlamsız. Haftanın her günü kahvaltı servisi var. Veya gündüz kafeterya menüsünde yer alan lezzetlerini deneyebilirsiniz. Olmadıysa Kuledebar’da bir çay içersiniz. Fiyatlar mı dediniz? Bence böyle bir ambiyansta yemenin bedeli her ne olursa olsun değer , inanın bana. Ama çok merak edenler için yazayım , web sitesinde fiyatlar mevcut.
İstanbul il sınırlarına gelmiş olmanız güzel.İlk yazı için daha iyi bir yer bulunamazdı sanıyorum.Çok keyif aldığınız yazıdan belli.Afiyet olsun
Manzara için harika olsa da, yemek olarak orta kademeye bile yaklaşamadılar hiç…
Ben almanyadan sevgi, gercekten cok guzel bir blog, eger twitter veya facebook sayfasi varsa hemen
ekliycegim.
Teşekkürler Sevgi , Twitter butonu sağ üstte.