İtalyan mufağı açısından oldukça sınırlı seçeneklere sahip olan Ankara’da artık yeni ve iddialı bir mekan var: Park Oran içinde açılan Firenze. Panora’nın yanıbaşında yükselen Park Oran konutlarının ortak alanında, spor salonunun üst katında yer alıyor. Konumu nedeniyle esas olarak site sakinlerine hitap ediyor gibi görünmesin, Panora müşterileri ve tüm Ankara’lılar da hedef kitlenin içinde. Ön tarafında Panora’nın otoparkı bulunan işletmenin kapısında vale hizmeti mevcut. Arzu ederseniz arabanızı görevliye teslim edebilirsiniz.
Basamaklarla çıkılan restoran 1. kat yüksekliğinde ve bu durum balkonla değerlendirilmiş. Hava müsait olduğu sürece balkon gayet keyifli olabilir. Biz yağmura denk geldiğimiz için içeride oturmak durumunda kaldık.
Firenze dekorasyon olarak İtalyan havasını vermekten ziyade lüks bir restoran izlenimi veriyor. Yerlerdeki desenli karolar ve duvarlardaki beyaz tuğlalar benzer yerlerde sık rastlananlardan. Yine duvarlarda kullanılan ve İtalya’dan manzaralar içeren illüstrasyonlar mekanın ruhuna uygun gelmedi, İtalya havasını vermedi. Müzik tercihi tabi ki İtalyan.
Tatlı ve içeceklerin hazırlandığı bar kısmı sağ tarafta yer alıyor. Bence burası Firenze’nin en kritik yeri. Sebebi tatlılar Ankara’nın efsane chef’i Şemsettin Usta’nın elinden çıkıyor. Doğal olarak bu sebeple işletme aynı zamanda patisseri olarak faaliyet gösteriyor. Günün her saatinde değişik tatlılar olduğu gibi her türlü organizasyonlar için pasta vb. tatlılar yapılıyor.
İçeceklerin hazırlanması sırasında , özellikle limonata, meyve sıkıcılar sık sık kullanılıyor ve bu aletler sürekli ses yapıyor. Bu kısım masaların yanında olduğu için müşteriler bu sese maruz kalıyor, bizim için çok hoş bir durum olmadı açıkçası.
Firenze’nin uzun ve iddialı bir menüsü var. Menü İtalyanca başlıklar ve altında Türkçe açıklamalar şeklinde oluşturulmuş. Çeşit çok olduğu için doğal olarak liste şeklinde, az sayıda resim içeriyor. Benim en takıntılı olduğum noktalardan bir tanesi de menüde yazım hatası yapılması. Maalesef en küçüğünden en büyüğüne kadar bir çok işletmemiz bu konuda özensiz davranıyor ve menüleri hatalar içeriyor. Çok önemli bir konu olarak düşünmeyebilirsiniz ama bence işletmenin detaylara verdiği özeni gösteren temel bir gösterge. En önemli silahlarınızdan bir tanesinde hata yapmak işletmenin genel çizgisi hakkında da fikir verebilir. Firenze’nin uzun menüsünü dikkatle inceledim ve sadece 1 adet, o da İtalyanca bir isimde, hata buldum. Olmasa iyi ama 1 hata iyi bir skor. Tebrikler!
Firenze’de gün kahvaltı ile başlıyor. 2 çeşit kahvaltı tabağının yanında sucuklu yumurta, menemen, pancake ve granola gibi seçeneklerle bol alternatifli bir kahvaltı menüsü var.
Başlangıçlar, pizzalar, salatalar, panini’ler, ana yemekler ve tatlılar kategorileri altında sunulan yemeklerin sayısı oldukça fazla. 22 çeşit pasta ve risotto, 10 çeşit pizza, 13 çeşit salata ve 17 çeşit tatlı olduğunu söylersem bir fikir verebilirim sanırım. Tatlılar içinde Şemsetin Usta’nın meşhur sıcak çikolata tatlısı ile birlikte panna cotta, tiramisu, cheesecake, waffle, sakızlı muhallebili tel kadayıf, cannoli gibi çeşitler var. İçecek olarak sıcak ve soğuk kahve çeşitleri, meyveli kokteyller ve taze sıkılmış meyve suları mevcut. Temmuz 2011 itibarıyla alkollü içki servisi yok ama sanırım yakın zamanda başlayacak.
Sipariş verdikten sonra önümüze konan Amerikan servislerine gerek var mı diye düşünmeden edemiyorum. İlk olarak kendi üretimleri olan zeytinli ekmek geliyor.
Balzamik sirke ve kekikle tatlandırılmış zeytinyağı, kırmızı biber ve zeytini ekmek eşliğinde yiyoruz. Bir İtalyan restoranında zeytinyağını daha kuvvetli bekliyorum açıkçası, bu zeytinyağı beklentimi karşılamıyor.
İçecek tercihimiz fesleğenli limonata. Fesleğenle birleşen limon çok ferah bir lezzet. Güzel bir limonata.
Pasta tercihimiz 3 mantar, trüf mantarı yağlı ve kremalı tagliatelle. Menüde yazmıyor ama fırınlanmış olarak geliyor. Keşke bu bilgi menüde olsaydı veya sipariş aşamasında söylenseydi. Üstünde peynirle fırınlanmış tagliatelle fırında biraz fazla kalmış, peynir pişmiş ve sertleşmiş. Kremalı mantar sosu tabağın alt taraflarında var ama üst taraftaki peynir katılaştığı için tüm malzemeler karışmıyor, 2 ayrı katman olarak duruyor. Mantar güzel ama peynir lezzeti zayıf, vasat bir tabak.
Firenze’de pizzaların İtalya’dan gelen taş fırında odun ateşinde piştiğini belirtelim. Pizza için tercihimiz Cremisi. İçinde kurutulmuş domates, kapari, karamelize soğan, zeytin ve domates sos var. Pizza hamuru ince ve lezzetli. Hafif tatlı karamelize soğanın kurutulmuş domates ve diğer malzemelerle olan tezat lezzetini seviyorum. Toplam lezzet olarak pizzayı beğendim fakat İtalyan pizzası havasını vermedi. Peynir lezzeti burada da zayıf.
Yemek sonrası gelen paketlenmiş ıslak mendiller çok kaliteli. Küçücük paketten çarşaf boyutunda mendil çıkması şaşırtıcı.
Tatlı için waffle’da karar kıldık. Şemsettin Usta’nın elinden çıkan waffle gayet lezzetli. İçinde dondurma ve çilek parçaları, yanında çikolata sosu ile zengin bir tat.
Yemek sonrası çay benim olmazsa olmazım. Çayın sunumu Big Chefs’i hatırlattı. Yanında lime ve nuga ile yemek sonrası için ideal.
Hesap gayet şık bir kutuda ve yanında kendi üretimleri olan makaron ile birlikte geliyor, 83,5 TL. Fiyatlar Ankara ortalamasının ve rakiplerinin üstünde. Bu tip lüks mekanlarda yemek sonrası çayın ikram edilmemesi bence işletmecilik açısından büyük bir hata. Çay içmeye gidenlerden ücret alınması doğal ancak yemek sonrası çay ikramı önemli. Her ne kadar bir İtalyan restoranında olsak da burası Türkiye.
Pazar günleri brunch seçeneği de olan Firenze, güzel konum ve ferah ortam gibi avantajlara sahip. Lakin lezzet açısından Ankara’daki rakibi Mezzaluna’nın gerisinde. Buna fiyat dezavantajını da ilave edelim. Şemsettin Usta’nın tatlıları için gidilir, gerisini zaman gösterecek.
Firenze Ristorante Pizzeria & Patisserie
Park Oran Sitesi
Oran Ankara
Telefon : 312 – 490 36 36
Gördüğüm andan beri merak ettiğim gitmek istediğim bi yerdi benden önce davranmana sevindim
bnm için ön izlenim oldu . Big chesfe benzettim ben de bi de gidip bakmak lazım.Çay konusunda seninle aynı fikirdeyim ben de yemek sonrası illa ki çay isterim ama bu tarz yerlerde ikram yok:(
Kepslok,
sen de dene bakalım,nasıl bulacaksın merak ediyorum. İkram konusunda da şu var: Aspava’da 10 tl’ye dürüm yesen üstüne sigara ikram eder, 5 tane de çay içirirler. Hizmet anlayışı işte!!
Resimdeki hesap fişine bakilirsa zaten çay ucreti odememişsiniz ,ancak yemek ucretleri hiç haketmedigi bir sekilde yuksek oldugundan,zaten cayin parasini baştan ,fazlasiyla aldiklari aşikar:)
Sevgili Obur Hanım,
2 çay 6 TL ve hesaba dahil!
ya o diil de, fotolar bi baska guzel
Tipsy,
o fotolar da benim maharetim
teşekkürler
ellerine saglik ..:)
sağol
Bence güzel bir mekan olmuş nezih ve ferah bi atmosferi var .
Herkeze tavsiye ediyorum..
Valla Sevgili Oburcan bey,
Mekanın ismi feci iddialı. Bende yazıyı görünce heyecanlandım. Ulen yoksa adam akıllı bir İtalyan restoranı mı açıldı diye. Ancak şu bir gerçek ki; Pizza olayını maalesef beceremiyoruz. Arıyorum tarıyorum ama sonuç; “Pizza İtalya’da yenir arkadaş.” oluyor. İstediği kadar volkanik fırında v.b. yapsınlar bu İtalyanlar artık sanatla içiçe büyüdüklerinden midir nedir pizzaları bir başka yapıyorlar.
Pizza’nın fiyatı da iyimiş
İsim iddialı. Böyle bir ismin altını sağlam doldurmak lazım. Koskoca Firenze. Boru değil
Harbiyiyorum selam eder…
Aynen katılıyorum. Pizza İtalya’da yenir,gerisi nefsi köreltmekten öteye geçemez. İş sadece fırınla bitmiyor elbet. Bence ana malzemeler olan un,maya,domates ve peynirde standartın çok uzağındayız.Bu yüzden yaklaşamıyoruz.
Sevgiler
Bence de ana sorun malzemede: un konusuna katılamasam da mozzarella peyniri çok önemli lezzette. İtalya’dan getirdiğimiz mozzarella ile arkadaşımız bir tane pizza yaptı diğerini de yörsan mozzarella ile yaptı: arada dağlar kadar fark vardı. Manda sütü bizde çok az kullanılan bir lezzet: ancak adıyla ve dekoruyla iddia sahibi olduğunu düşünen lokantalar neden birkaç yerel üretici ile anlaşıp peynir yaptır(a)mıyorlar anlamıyorum. Bu arada naçizane tavsiyem: madem kazık lokantada pizza yenilecek, bence italya’da yediğim pizzaya en yakın pizzayı istinye park’taki masa yapıyor. Burada papermoon ve mezzaluna’da yedim ama masa ile yarışamazlar lezzet konusunda. Haa kaynağındaki en iyi pizzacı derseniz Roma’da Da Baffetto.
Mutlu,
aynı şeyi düşünüyoruz. Özellikle İtalyan lokantalarında mozarella ve parmesanda peynir kalitesi farkı bariz olarak ortaya çıkıyor.İthal peynirlere uygulanan %200 civarındaki fon nedeniyle kaliteli peynir gelmiyor, gelse de her yer alamıyor. Gelenler de tatmin edici seviyenin çok altında maalesef
Yorum ve bilgi için teşekkürler
mekanda içme suyunun olmaması- sadece gazlı su olması, su istediğinizde direk gazlı suyun gelmesi ve hesaba 28.-tl yansıması beni ve misafirlerimi çok rahatsız etti.. birde genel biz özensizlik var mekanda, ortada devamlı sebepsiz yere dolanan garsonlar, gardiyan gibi başınızda beklemeleri.. mekanı çok iddialı bulmuştum ama 10 gün kadar önce gittimn ve hayal kırıklığına uğradım.. umarım düzelir..
Herkese selamlar ve saygılar,
Hanımlar ve Beyler hepinize lezzet dolu bir hayat dileyerek başlamak isterim sözlerime, öncelikle oburcan bey’e sevgilerimi sunmak istiyorum böylesine güzel bir gastronomik seyahat ile biz gurme’leri mutlu ettiği için ve başarılarının devamını diliyorum…
Uzunca yıllar Roma’da eşimin diplomat görevi sebebi ile neredeyse 6 yıl boyunca gitmediğimiz restoran kalmamıştı özellikle Via del Condotti ve Via del Corso’da ara sokaklardaki salaş ancak muhteşem lezzetlere sahip restoranların tadı hala damağımızda.. Eşimin emekliye ayrılması nedeni ile önce İstanbul daha sonra Ankara’da yaşamak durumunda kaldık. Yıllardır Mezzaluna’nın güzel italyan lezzetleri ile anı tazelerken bir büyükelçi dostumuzun tavsiyesi üzerine Firenze’yi keşfettik…
İsmi nedeni ile sizlerinde belirttiğiniz gibi bizi de çok heyecanlandıran bir mekan oldu… İlk etki olarak bizi gerek ambiyansı gerekse dekorasyonu ile daha da heyecanlandıran mekan personellerinin ilgisi ile çok hoş karşıladı.. Menü’lerini elimize aldığımızda Roma’daki restoranların aksine çok zengin çeşitler bizi açıkcası yemek seçimlerinde kararsız bıraktı sanırım bunda Türkiye’de bir İtalyan Restoranı açarken Türk kültürüne uyarlamaları etkili olmuş ancak başarılı bir menü olduğu kesin..
Başlangıç olarak sımsıcak üzümlü ve cevizli roll ekmekler ve yanında sunulan balsamikli kekikli zeytinyağı – Salsa sosu – Zeytin tapenat 3′lüsü bizde çok farklı ve güzel bir başlangıç izlenimi oluşturdu. Antipasti olarak Bruschetta, Ana yemek olarak bir Cafe de Paris soslu pizza ve Ana yemek olarak Baja Cotoletto’dan yana tercihimizi kullandık. Bruschetta’lar çok başarılı olmasada, Baja Cotoletto yemeği gerçekten harika bir lezzet deneyimi oldu bizler için; incecik bonfile dilimleri’nin çok kaliteli bir et’ten olduğu her halinden belli idi, özellikle bonfilenin altında yer alan taze mısırlı krep çok farklı bir lezzet kombini oluşturmuştu, sunumu da bir o kadar güzel olan Baja Cotoletto bizden 10/9 aldı 1 puanı yanındaki patlıcan’ın uyumsuzluğundan kesiyorum.. Pizza gerçekten çok başarılı ve farklı idi gerek İtalya gerekse Türkiye’de ciddi pizza deneyimlerimiz olmasına rağmen böylesine ince bir pizza hamuru, tam kıvamında hamur çıtırtısı ve muhteşem lezzete sahip olan bir pizza deneyimimiz olmadığını itiraf etmeliyim..10/10 bu pizzaya…
Gerçek bir İtalyan pizzasını hakkıyla yaptıklarını ve teşekkürlerimi pizza şefleri ile paylaşmak istediğimizi belirttim ve Pizza şefleri ile tanıştık kendisinin İtalyan olması bizi çok şaşırttı ve kısa bir sürede olsa Chef Luca ile Roma anılarımızı paylaştık. Floransa’dan özel odun fırını, küreği, kendine ait özel sosları ve 35 yıllık mesleki birikmini getirdiğini bizimle paylaşırken bizde italyanca pratik yapabilme fırsatını bulmuş olduk.. Bizlere İtalyan’ların sıcaklığı ile sıcak ve içten bir misafirperverliği gösteren Luca önce adaçayı ve soğan ile yaptığı kendine ait reçetesi ile hazırladığı foccacia’sından tattırdı gerçek bir italyan lezzetiydi ve çok lezizdi kesinlikle tavsiye ediyoruz.
Sonrasında, Firenze’nin patronlarının İtalyan girişimciler ile ortak yürüttükleri yakın zamanda Türkiye çapında markalarının tanıtımını yapacakları yeni projeleri olan peynir fabrikası hakkında bizi bilgilendiren Chef Luca demo aşamasında olan Mozzarella’larından tattırdı. Gerçek Mozzarella’dan daha gerçek bir tadı damağımızda bırakan Chef Luca’ya buradan sevgilerimi sunuyorum..
Grazie mille Chef Luca:)
Yemek sonrasında Şemsettin Usta gibi başarılı bir şefin daha Firenze’de olduğunu öğrenmemizin üzerine hemen Kuki’lerden damaklarımızda kalan gerçek sufleyi istemek aklımıza geldi ancak Garson bize Fransız Pasta şefleri Chef Fabien’in kendi reçetesi ile hazırladığı Portakallı Sufle’sini tavsiye etmeleri üzerine bunu kesin ve net söylüyorum ki hayatımızın en güzel tatlısını yedik… Chef Fabien’e de buradan şükranlarımızı sunuyoruz ellerine sağlık… 10/10′luk bir Portakallı Sufle…
Firenze bizleri birbirinden marifetli şefleri, muhteşem kusursuz lezzetleri ve sıcak servis kalitesi ile 7 yıldızlı otel kalitesinde ağırlayan Firenze sunduğu hizmetler karşısında fiyatları aslında çok yüksek değil ayrıca mekanda dikkatimizi çeken bir diğer nokta ise Acqua Panna suları oldu.. İçme suları yine floransadan olması çok hoş ve güzel bir detay olmuş… ayrıca biz hem San pellegrino gazlı suyundan hemde normal içme suyu olan Acqua panna sularından içtik acaba sizlere yanlış bilgi mi verilmiş olabilir mi ayrıca fiyatı 12tl idi piyasa şartlarında normal bir fiyat..
Herşeyi ile mükemmel bir restoran olan Firenze, bizlere İtalya’da yediğimiz yemekleri unutturan muhteşem bir mekan olmuş teşekkürlerimizi sunuyoruz Firenze’ye bizden 10/10:)
Bu arada son bir bilgi Firenze’nin çok yakın bir zamanda Nişantaşı Abdi İpekçi caddesinde açılacağı bilgisi bu lezzetleri İstanbul’da tadabileceğimizi bilmek bizi çok mutlu etti..
Arkadaşlarımız tarafından çok tavsiye ettikleri Firenze’de Pazar Brunch’ını bu hafta dostlarımızla katılacağım izlenimlerimi hafta içi sizler ile paylaşacağım hepinize lezzetli günler diliyorum…
Suat beye güzel sözleri ve bu uzun değerlendirmesi için teşekkür ediyorum. Roma’da uzun yıllar yaşadıktan sonra Ankara’da aynı lezzeti yakalayabilmek güzel olmuş tabi.
Sevgiler
oburcan iyi günler ben salon şefi sefa şu anda fırenzede çalışmaktayım ve en kısa sürede işletmemizde oluşan değişimleri gözlemlemeniz ve tutarlı aynı zamanda etkili eleştirilerinizi pozitif yönde değiştirebilmemiz için bir fırsat verirseniz çok mutlu oluruz frenze ailesi olarak
sevgiler
Sefa bey,
İlginize tesekkur ederim. Memnuniyetle en kisa zamanda tekrar gelirim.
Selamlar
firenze lüks olsun, adı italyan olsun adam kazıklayalım diye açılmış bir yer. samimi değil. ankara’da gerçek italyan lezzetleri yemek isteniyorsa eskiden mezzaluna’ya gidilirdi fakat orası da fabrikasyon olmaktan kurtulamadı! eskiden mezzaluna’nın şefliğini de yapmış daniel evangelista köroğlu üzerinde PEPERONCINO adlı muhteşem ve gerçek bir italyan restaurantı açtı. Müdavimi oldum diyebilirim. İçeride sadece italya var. çok samimi ve lezzetli bir yer. benim blogumun siyasi olmasına rağmen ben bile yazdım. bence orayı da denemeli ve yazmalısınız.
Merhaba Mag,
Peperoncino’ya 2 defa gitmeme rağmen fotoğraf çekip yazma fırsatım olmadı ama aklımda ve listemde. Teşekkür ederim. Başka tavsiyelerin olursa beklerim.
Selamlar
oburcan seni yıllardır takip ederim mag gibi baska isletmelere camur atıp kendi reklamını yapmaya calısanlara fırsat verdigini hic gormedim acıkcası sasırdım… bir mekanda alkol olmayınca para vermeyen bir zihniyet var bizim memlekette maalesef cok ozenti durmaktayız hala… firenze dediginiz mekanın mudavımı olarak hemen hemen her hafta minimum bir kez firenzedeyiz ve fiyatları da lezzeti de ankarada cogu mekana gore cok ama cok iyi… mezzaluna gibi olamaz cunku kulvarları farklı cunku mezzaluna tam anlamıyla italyan davranmakta calısma saatlerinden tutun, mutfagında domuz eti olması ve alkol tabiki… ancak burger king’in nasıl ki ramazan ayında iftar menusune sasırmıyor isek firenzenin de musluman ulkesi olan Turkiyede domuz eti kullanmaması ve alkol sunmamasını garipsememiz lazım…
fiyatları kalitesi gercekten tartısılmaz… 29tl brunch ve o acık bufeyi baska bir yerde yok bugun bruncha gittigimizde 200un uzerinde insan ve ayakta bekleyenler vardı bu kadar insan enayi de bir mag mi akıllı:)
odun fırınından pizzaları, kendi uretimi olan makarnaları ve ozellikle suflesi:)
oburcan kesinlikle tekrar gitmeni tavsiye ederim ustat. bir de mutlaka rosso pizza dene hocam, yabancı misafırlerimle denedik ki senin kadar olmasa da gurme bacanagım var amerikadan gelen yaklasık 140kg kendisi hayran kaldık valla:)
aile olarak sana kucak dolusu sevgiler saygılar ustat
sen ve senin gibi gercek gurmeler var oldukca bu sektor ve kaliteli mekanlar da var olacaktır…
mutlu gunler ustat ha bu arada yarın istanbula geciyorum tavsiyen var mıdır hocam muhım mısafırlerim olacak yine yurtdısından kebap icin nereyi tavsiye edersin ?
Semih ,
güzel sözlerin için çok teşekkür ederim. Firenze yazısını yazalı uzun zaman oldu. Ben ilk açıldığına yakın gitmiştim. Aradan geçen sürede iyi anlamda gelişmeler olmuş sanırım çünkü sen dahil birçok kişiden iyi şeyler duymaya başladım. Bu demektir ki benim tekrar gitme zamanım gelmiş. Alkol konusunda sana katılmıyorum açıkçası ama geçelim, biz esas olarak lezzetin peşindeyiz.
İstanbul için birkaç mekan tavsiyem olacak : Anadolu akası : Çiya, Adana Dostlar Sofrası,Develi.. Avrupa Yakası: Beyti,Hacı Abdullah,Sur Kebap.. Steakhouse: Nusr-et.
Sevgiler
Oburcan
Bence de Firenze ‘nin peyniri beklentileri karşılamıyor.Ben Gençlik Caddesi’ndeki New York Pizza Delivery’yi çok severim.Pizzasının dışında şinitseli de denenmeli…
Son iki yıldır 7-8 bayan arkadaş özellikle doğum günlerimizde Frenze’ye gidiyoruz.Hem hepimize yakın olduğu için hem de ortam ve ilgi iyi olduğu için.Yediklerimiz de güzel,karşılığında ödediğimiz hesaba değerdi.İyi müşterileriz,düzgün bahşişler bırakırızAncak bu sene gerek personel davranışları gerek yemeklerin kalitesi sanki bozulmuş gibi.Daha önce geldiğimiz için genellikle aynı yiyecekleri yiyoruz ve aradaki fark oldukça belirgin.Alelade yavan salatalar,somon dilimleri serpiştirilmiş.Lezzetsiz yemekler,küçük porsiyonlar vb.vb.Somon yiyelim dedik en son gelişimizde ;küçük bir dilim somon ızgara yanına patates püresi (ne alakaysa)ve eser miktarda brokoli,birkaç minik havuç dilimi,diyet tabağı sanki,ama gelen fiyat fahiş.Doğum günlerimizi kutlarız genelde,pasta olmadığı için yakındaki pastaneden getirilir,burada bize servis yapılır,tabi ki fiyat farkı alınarak.Zaten buna bir itirazımız yok.Bu sene garsonlar bir adet çıkarmışlar- sanki kenar köşe düğün salonundayız- bıçak kesmiyor diyerek bahşiş istiyorlar.Önce anlamadık şaka galiba dedik,ama bu durum bir kaç kez tekrarlanınca restoranın bizdeki imajı zedelendi.Hem yemeklerin kalitesi,hem porsiyonların azlığı,ödediğimiz hesabı haketmiyor ,üstüne böyle basit hareketler de eklenince artık buraya gelmeyelim dememize neden oluyor.Yetkililerin bilgilerine…